Saha 105 Metre, Yük 800 Kilometre
Bu haftaki maç sadece sahada oynanan 90 dakika değildi.
105 metrelik bir sahaya; 800 kilometrelik bir yolun, daralmış bir kadronun, bitmeyen mücadele çabasının ve ayakta kalmaya çalışan bir şehrin yükü taşındı.

Türk futbolunda yürütülen bahis operasyonu sonrası özellikle alt liglerde birçok takım ciddi şekilde etkilendi. Gruplardaki dengeleri değiştirebilecek ölçüde oyuncu eksiklikleri
ortaya çıktı. Biz de bu süreçte önemli futbolcularımızı kaybettik. Ancak şu anda oynama imkânı olmayan 12 oyuncu yerine, kadromuza amatör ve altyapılardan 13 genç oyuncu katıldı.
Bu hafta sonu karşılaştığımız Muşspor, geçen sezon 3. Lig’den Play-Off şampiyonu olarak 2. Lig’e yükselmiş güçlü bir takım. 25 Ekim 2024’ten bu yana takımın başında Fatih Çardak bulunuyor. Onlar da operasyon sürecinden etkilenseler de bize kıyasla daha az hasar aldılar. Kadroları daralsa da kalite anlamında ciddi bir kayıpları yok. Hâlâ Erkam Reşmen, Cumali Bişi, Bilal Budak, Oğuzhan Akgün, Onur Ramazan Toprak, Halil
Yılmaz, Stanley Ohawuchi ve Ersel Aslıyüksek gibi bireysel kalitesi yüksek, maçı tek başına değiştirebilecek oyunculara sahipler.

Muşspor’un oyun yapısı tamamen topa sahip olmaya kurulu. Hücum oyuncuları zaman
zaman savunma ile orta saha arasına dikine sızıyor; önde pres yaptıklarında rakibi hataya zorluyorlar. Kanatlar ve beklerin sürekli yer değiştirmesi savunmaların dengesini bozuyor. Ceza sahasına 4–5 oyuncuyla girebiliyorlar ve orta sahadan da koşularla destek veriyorlar. Sabırlı pas oyunları, %58 civarındaki topa sahip olma ortalamalarıyla birleşince oyunu kontrol eden bir takım kimliği oluşturuyor.
Bizim açımızdan bu maça çıkarken planımız; kompakt kalmak, riskleri minimuma indirmek, doğru anda baskı kurup hızlı çıkışlarla rakibi savunma arkasında yakalamak üzerine kurulu olması gerekiyordu. Kadronun daralması, eksikler ve genç oyuncuların fazlalığı nedeniyle “gol yememek” bu maç özelinde bir tercih değil, bir zorunluluktu.
Zor maç olacağı belliydi. Sahada beklendiği gibi bir Muşspor vardı, ama olmasını istediğimiz gibi bir Mersin İdman Yurdu olmayınca, maç bizim için çok ama çok daha zor geçti.
İlk devrede Muşspor oyunu daha fazla kontrol eden, kenarları iyi kullanan taraftı. İçeriye gelen yerden ve havadan topları isabetli vuruşlarla sonuçlandıramasalar da tehlike yarattılar. Biz ise geniş kadro kayıplarının etkisiyle topu rakip ceza sahasına taşımakta zorlandık. Daha çok Jakob ile denemeler yaptık fakat destek gelmediği için hücumda çoğalamadık. Yine de mücadele gücü yüksek, rakibe karşı koymaya çalışan bir takım
vardı sahada. Ancak devrenin sonlarına doğru savunmada yaşanan iletişimsizlik sonucu Erkam Reşmen’in golüyle soyunma odasına 1–0 geride girdik.

İkinci devrede hatalar belirleyici oldu.
Ersel’i markajdan kaçıran Ümitcan Ekşi’nin pozisyon hatasıyla 2. golü yedik
Bilal Budak’ın şutunu kontrol edemeyen kalecimiz Yavuz Buğra Boyar’ın hatası skoru 3– 0’a getirdi
Sağ taraftan gelen yeni bir ortayla Ersel’in kafa golü farkı 4’e çıkardı.
Maçın son anlarında Oğuzhan Akgün’ün indirdiği topu Emirhan’ın tamamlamasıyla skor 5–0’a geldi.
Skor ağır olsa da, mücadele olarak özellikle ilk devrede ayakta kalmaya çalışan bir takım vardı. Jakob ile bazı pozisyonlar bulduk, fakat final paslarını daha doğru verebilsek maçın akışı değişebilirdi. Buna rağmen skorun bu şekilde oluşması, kadro daralması ve genç oyuncu ağırlığının doğal bir sonucuydu.
Elbette tüm bunların üzerine, yaklaşık 800 km ve 13 saatlik kara yolu yolculuğu da eklendi. Böyle bir deplasmana maddi imkânsızlıklar yüzünden otobüsle gitmek, takımı hem fiziksel hem mental olarak etkilememesi mümkün değildi. Bugünün futbolunda bu kadar uzak bir deplasmana kara yolu ile giden bir takımın puan alması neredeyse
imkânsız.
Bu kadar kısıtlı imkânlarla mücadele eden, sahada elinden geleni ortaya koyan tüm
oyuncularımıza teşekkür ediyorum. Takıma sahip çıkan Servet Özdemir başkanımıza ve yönetim kuruluna da ayrıca teşekkür borçluyuz. Özcan Kızıltan hocamız ve ekibi de mevcut şartlarda maksimum çabayı gösteriyor.
Bu kentin merkezdeki tek profesyonel takımının 2. Lig’de bu durumda olmaması gerekir. Ülkenin en zengin kentlerinden biriyiz. Bugünün futbolunda 3 milyon lira, 500 bin lira para değil; pul. Bu takıma daha fazlası lazım. Verilecekse gerçekten verilmeli, verilmeyecekse umut satılmamalı.
Kulübümüz gerekli açıklamaları yaptı. Biz ise hem çok şey söyleyebiliyor hem de hiçbir şey söyleyemiyoruz. Sadece üzülüyoruz… Ve artık rakiplerimiz bile bize üzülüyor.
Bu hafta da böyle geçti.
Dileğimiz, her şeyin bir an önce yoluna girmesi
.Saha 105 metre olabilir ama yük 800 kilometre
Ve biz, o yükün altında yine de yürümeye devam ediyoruz
.
