Kuvayi Milliye Ruhuyla 4-3!
Bu maç, rakibin oyunundan çok bizim yaptığımız hataların belirlediği bir karşılaşma oldu. Arnavutköy, beklediğimiz oyunu sahaya yansıttı; orta sahası çabuk geçilen, organize hücum etmekte zorlanan bir takım görüntüsü verdiler. Fakat futbol bazen rakibin zaaflarına değil, sizin yaptığınız basit hatalara teslim olur. Bugün olan da tam olarak buydu; biz kendi hatalarımızla rakibi oyuna ortak ettik.
Ancak tüm bu hatalara rağmen takımın gösterdiği müthiş reaksiyon, oyunu bırakmayan duruşu ve maçın başından sonuna kadar ortaya koyduğu kazanma arzusu gerçekten takdire şayan. Genç-tecrübeli fark etmeksizin oyuna giren çıkan herkes elinden geleni yaptı. Yine de bu ligde puan alabilmek, bu reaksiyonu daha uzun süre koruyabilmeye ve hataları minimuma indirebilmeye bağlı.

İlk golde savunma hattımız ceza yayı hizasında neredeyse düz bir çizgi hâlinde dizilmiş durumdaydı. Bu yatay hatta konumlanan dört savunmacı araya sarkan oyuncuyu takip etmekte geç kaldı. Yay üzerindeki baskının zayıf kalmasıyla Arnavutköylü oyuncu, savunma arkasına attığı temiz bir derin topla Taha Dönmez’i buluşturdu. Zamanlamayı kaybettiğimiz anda gol kaçınılmaz oldu.
Ne yazık ki bu yerleşim problemi ikinci golde de tekrar etti. Bu kez sorun ceza sahası içindeki markajdaydı. Sağ kanattan gelen ortada savunma toplu tarafa yönelirken arka taraftaki eşleşme bozuldu. Biz topa odaklanınca Taha Dönmez müsait alanı buldu. Orta hem zamanlama hem açı bakımından ideal bir noktaya geldi ve markaj temasını kuramadığımız anda top ağlarımıza gitti. Rakibin büyük bir organizasyonundan ziyade yine bizim adam paylaşımı ve yerleşim hatamız etkili oldu.
Topun geldiği kanatta baskının yetersiz olması, ceza sahasında doğru eşleşmenin kurulamaması ve oyuncu takibindeki gecikme golü kaçınılmaz hâle getirdi. Üçüncü golde ise hatalar zinciri sürdü. Arnavutköy sol kanattan gelirken ceza sahasına yerden sert bir top gönderdi. Savunmamız öne hamle yaptığı anda arka direğe koşuyu kaçırdık. Boşta kalan Ali Efe Çördek topu ayak içiyle rahatça ağlara bıraktı. Yine aynı problem:

topa toplu şekilde yönelmemiz, arka alanı kontrol edemememiz ve koşuyu zamanında alamamamız.
Öte yandan attığımız gollerde, dar kadroya ve kulübün yaşadığı maddi sorunlara rağmen sürekli hücumu düşünen, kaleye gitmeyi hedefleyen, baskılı oynayan bir takım vardı. Mücadele, istek, arzu… Hepsi sahadaydı. Bu şartlarda verilen kıymetli reaksiyon, her oyuncunun oyundan kopmayan tavrı ve özellikle skoru çevirmek için gösterilen ısrar, haftanın en değerli kazanımı oldu.
Rakibimiz Somaspor’un da mağlup olduğu haftada aldığımız bu galibiyetle puan farkının 5’e çıkması büyük bir nefes aldırdı. Böyle oynadığımız sürece, özellikle bu mücadele ruhu sürdüğü müddetçe önümüzün açık olduğunu söylemek yanlış olmaz.
Kuvayi Milliye ruhuyla böyle nice galibiyetlere!
